MUSTAFA PULTAR           DUM VENTUS EST, SPES EST



BAĞLARIN ŞAHI: IZBARÇO


 

İzbarçolu Kasa

İyi bir bağın üç özelliği olduğu söylenir. Birincisi, halattaki yük arttıkça bağın giderek sıkışması ve direncini artırmasıdır. Diğer bir deyişle, bağ kayarak açılmamalıdır. İkincisi, bağın direncinin halatın direncine yakın olmasıdır. Üçüncüsü ise kolayca çözülerek açılabilmesidir.

 

Denizci bağları arasında bu üç özelliği en üst derecede sağlayan bağ, ızbarço bağıdır, bundan dolayı da ızbarço bağına “bağların şahı” (king of knots) denir. “İzbarço” diye de söylendiği olur ama Türkçe’nin ses uyumuna tümüyle uygun olmasından dolayı ben “ızbarço” diyeceğim.

 

Izbarço bağı, bir halatın ucuna kasa yapmak için kullanılır. İtalyanca adı da doğrudan bu işlevi ile ilgilidir: gassa d’amante yani âşık kasası. Kasa olmasına kasa da, neden âşık, orasını bilemiyorum; İtalya’da âşıklar sevgililerini kasayla mı bağlıyorlar nedir? Bizim kullandığımız sözcüğün kökeni Latince balteus (= kuşak) sözcüğünde. Buradan İtalyanca balzo ve Doğu Venedikçe sbalzo (= izbarço) yoluyla dilimize girmiş. Anlaşılan İtalyanlar aşk işini sonradan karıştırmışlar.

 

Izbarço bağı vaktiyle oldukça sınırlı bir amaç için kullanılırmış. Türkçenin ilk denizcilik lûgatını yazmış olan Süleyman Nutki, Kamus-i Bahri (1917) adlı bu eserinde ızbarço bağını şöyle tanımlıyor: “İçine adam girerek mürtefi’ mahallere (yüksek yerlere) çekilmesi hususlarında müstamel (kullanılan) bir nev’i bağdır. Bu da efradın direk ve patrisalarda çalışmasını teshil (kolaylaştırma) için kullanılır.” Bu kullanımın bir başka göstergesi de direğe adam çıkarmak için kullanılan oturağa “ızbarço tahtası” ya da “iskelesi” denmesidir. Aynı biçimde, bağın Fransızcadaki adı da noeud de chaise (= oturak bağı) olarak geçer.

 

Denizciliğe soyunan herkesin ilk öğrendiği bağlardan biridir ızbarço bağı; büyük bir olasılıkla siz de biliyorsunuzdur. Ama ızbarçonun öyle püf noktaları var ki, özel olarak açıklamak gerekir. Aşağıdaki açıklamaları lâyıkiyle kavramak için elinize bir halat alın; bir yandan okuyup bir yandan da okuduklarınızı yaparsanız bu püf noktaların anlaşılması herhalde daha kolay olur.

 

Izbarço Yapımı

Aslında ızbarço bağının yapılması çok kolaydır. Diyelim ki halatın bedeni sizden uzakta, kasa ise sizin bulunduğunuz tarafta kalacak (Şekil 1). Yapmak istediğiniz kasa boyuna göre, halatın bedeninin üzerine bir kroz atın (1a) ve çımayı krozun içinden geçirin (1b). Ancak öyle geçmeli ki bedene doğru itilince krozun içinden çıkmasın. Şimdi çımayı bedenin altından dolandırın (1c) ve tekrar krozun içine sokun (1d). Son olarak da krozun boşunu alın (1e). İşte size ızbarço bağı; o kadar basit! İngilizler, ızbarço bağının yapılışının hatırda tutulmasını kolaylaştırmak için şöyle bir terane uydurmuşlar: “Tavşan yuvasından çıktı, ağacın etrafını dolaştı, sonra da tekrar yuvasına geri girdi.”

 

Tavşanı yuvaya döndürürken çımanın kasanın içinde kalmasına dikkat edin. Dışarıda kalırsa, yani çıma bedenin etrafında ters yönde dönmüş olursa, bağın direnci o kadar fazla olmaz. Üstelik, kasanın dışından gelecek herhangi bir itki çımayı krozun içinden geri iterek bağın açılmasına neden olabilir. Bağın sıkışmasını artırmak için yuvayı çifte kroz olarak yapmak mümkünse de bu çok yaygın bir kullanım değildir.

 

Bağın açılması da yapımı kadar basittir: Çıma krozun içinden dışarıya doğru itildi mi, bağ hemen çözülür. Çok sıkıştıysa, krozu biraz kanırtarak gevşetmek gerekebilir. Zaten bağ, şahlığını bir dereceye kadar bu yapım ve çözüm basitliğine borçludur.

 

Tek Elle Izbarço Yapımı

Bazı hallerde, ızbarço bağını bağlamak için bir elle halatın bedenine asılırken diğer elle bağı yapmak zorunluğuyla karşılaşılır. Örneğin, tekneden gelen bir koltuk halatını rıhtımdaki aneleye bağlarken hem tekneyi kaçırmamak için halatı gergin tutmak hem de bağı yapmak gerekir. Bu durumda sol elinizle halatı bedeninden gergin tutarken, sağ elinizle kasayı çevirdikten sonra, bundan gelen çımayı işaret parmağınızla bedenin üstüne yatırın (Şekil 2a). Şimdi işaret parmağınızı ileriye, bedenin altına ve sonra da kendinize doğru döndürerek bedende bir kroz meydana getirin; çıma bu durumda kendiliğinden krozun içinden geçmiş olur (2b). Tavşanı ağacın altından dolaştırıp (2c) tekrar yuvasına sokun (2d). Böylece ızbarço bağı yapılmış olur (2e) ve halattaki yük kasaya ve aneleye aktarılabilir.

 

Bu yöntem ızbarço bağı yapmanın en kolay yoludur ve her denizci bunu gözü kapalı olarak veya karanlıkta, eli arkasında iken ya da su içindeyken insiyakî olarak yapabilmelidir. Denize düşen bir kişinin kendisine atılan kurtarma halatını hem tutup hem de beline bağlayabilmesinin tek yolu budur.

 

Kasa Uzakta Beden Yakında

Izbarço bağının diğer bir bağlama usulü kasanın sizden uzakta, bedenin ise sizin tarafınızda olmasıdır (Şekil 3). Bu durumda kasadan gelen çımayı bedenin önce üstünden sonra altından geçirerek bir kroz yapın, beden bu krozun içinde kalsın (3a). Şimdi çımayı kendinize doğru çekip düzeltirseniz, kroz kendiliğinden bedene geçer (3b). Ondan sonrası tabii tavşan hikayesi. Bu yöntemle, bağ bittiği zaman çımanın kasa içinde kalması da temin edilmiş olur.

 

 

Felâket Izbarçosu

Her şah gibi, ızbarço bağının da kaprisleri vardır; bunlardan iki tanesinin bilinmesi önemlidir. Birincisi tavşanın ağacın gövdesi yerine kökünün etrafında dolanmasıyla yapılan bağdır. Şekil 4a’da görüldüğü gibi, çıma krozun beden tarafından değil de kasa tarafından dolandırılırsa, ortaya çıkan bağ (4b) sıkıştıkça sıkışır ve çözülmesi nerdeyse olanaksız hale gelir. Bu bağa “felâket ızbarçosu” adını verirsek herhalde kimsenin itirazı olmaz. Şahın ikinci kaprisi ise, yapımıyla değilde kullanımıyla ilgilidir. Bağ bağlandıktan sonra, beden ile kasanın çıma tarafındaki ayağı arasında aralıklı gerilme ve gevşeme olacak şekilde yüklenirse, çıma krozun içinde yürür ve bağ açılabilir. Bu durum, özellikle çıması kasanın içinde kalan bağlar için daha geçerlidir. Bunu önlemek amacıyla çımayla kasanın üzerine bir meze volta alınabilir.

 

Izbarço bağı günümüzde çeşitli selviçeleri bülbüllere, mapalara, matafyonlara bağlamak için kullanılıyor. Eskiden, seren donanımlı yelkenlilerde, trinket ve mayıstra yelkenlerinin rüzgârüstü yakalarının yapraklanmasını ve içe dönmesini önlemek için pruvaya doğru donatılan borinaları (pruva selviçelerini) yelken patalarına bağlamak için kullanılırdı. İngilizcedeki adı olan bowline knot (= borina bağı) sözcüğü de bu kullanımdan kaynaklanmaktadır.

 

Öte yandan, iki halatın ucuna ızbarço bağı ile birer kasa yapıp bunları birbirinin içinden geçirmek yoluyla iki halat birbirine bağlanabiliyor; bu bağa “ızbarçolu yoma bağı” deniyor. Bu bağda dikkat edilmesi gereken husus, çımaların kasaların dışında kalmasıdır; içeride kaldığı takdirde karşı kasa çımayı yuvadan dışarı ittirerek bağı açabilir.

 

Ama ızbarço bağının en yaygın kullanımı koltuk halatlarının baba ve anelelere bağlanmasındadır. Bu kullanımından dolayı Almanlar bağa Palstek (= kazık bağı), Hollandalılar ise paalsteek adını veriyor. Tabii bizim anladığımız anlamdaki kazık bağı değil, kazığa geçirilen kasa anlamında kazık bağı. Burada bir uyarı gerektiren şöyle bir husus var. Aynı babaya üstüste iki farklı kasa atıldığında, üsttekini çıkarmadan alttakini çıkaramazsınız. Bundan dolayı eğer kasa atılmış bir babaya siz de bir kasa atacaksanız, denizcilik âdâbı, kasanızı orada bulunan kasanın altından ve içinden geçirerek toka etmenizi gerektirir. Ama biliyoruz ki bizimkiler çoğu zaman bu püf noktaya dikkat etmezler. Onun için siz siz olun, babalara kasa atarken dikişli kasa değil de ızbarçolu kasa kullanın ki altta kalanın canı çıkmasın, gerektiğinde kasanızı kolayca açabilesiniz.

 

Doblinli Izbarço

Halatın çıması elimizde olmasa bile yine de bir tür ızbarço bağı bağlamak mümkün. Bunun için halatın bedeni üzerinde bir doblin alıp, ikili bedende bir kroz yapın. Doblini, sanki çıma imiş gibi yuvadan çıkarın (Şekil 5a). Şimdi doblini ağacın etrafından dolandırmak yerine kendinize doğru çekin ve ağzını açarak kasanın iki yanından, kasanın tümünü içine alacak biçimde alttan bedenlere doğru döndürüp yuvadan geri çekin (5b). Bağın boşu alındığında ortaya “doblinli ızbarço bağı” dediğimiz bağ çıkacaktır. Buna aynı zamanda “Fransız ızbarçosu” da deniyor.

 

Böylece yine Süleyman Nutki’nin verdiği tanıma geri dönmüş olduk. İki kasası olduğu için, doblinli ızbarço bağını direklere çıkmak için ve kurtarma eylemlerinde kullanılan bir bağ olarak görüyoruz. İki bacağınızı iki kasadan geçirdiniz mi artık halatla kaldırılmaya hazırsınız demektir. Ancak, uzunca bir çıma bırakıp bunu belinizden dolayarak halatın bedenine bir kazık bağı ile bağlayın ki, kargafunda (başaşağı) olmayın.

 

Izbarço bağı denizcilik kültürünün nimetlerinden biridir. Hayatta başka nerede şahlar sizin hizmetinizde olur ki?

 

  Teknik Meknik sayfasına dönmek için tıklayınız.