MUSTAFA PULTAR           DUM VENTUS EST, SPES EST



YAT REHBERLERİ


 

Pek de sıkı olarak aradığım söylenemez ama, Ahmet Rasim’in eserlerinden sonra 1980lere kadar ülkemizde yayımlanmış, rehber-i derya niteliğinde bir kıyı kılavuzu bulamadım. Belki Türkçe yazılmış kıyı kılavuzlarına gerek duyulmamıştı, çünkü İngilizlerin Meditteranean Pilot’u ya da Amerikalıların Sailing Directions’ı gibi kitaplardaki bilgiler profesyonel denizcilerin gereklerini karşılıyordu. Belki de artık haritalar daha yaygın olarak kullanıma girmiş ve daha ayrıntılı bilgi içermeye başladıkları için Süleyman Faik’in ya da Ahmet Rasim’in kitaplarında olduğu gibi yazılı anlatıma gerek kalmamıştı.

 

Ama öte yandan da Türkiye’de yatçılık Kalamış koyunun sınırları dışına çıkarak gelişmeye başlamıştı. Azra Erhat, Mavi Anadolu’da o günleri şöyle anlatıyor:

 

Bir yıldan fazladır Bodrum sözü ediliyordu dostlar arasında. Bodruma gidelim ama kendi vasıtamızla gidelim ... Bazı dostlarımızın motorlu sandalı bu işe yetmezdi. Moda’dan Adalara, Salacak’tan Kumkapı’ya, bir de fevkalâde hallerde Poyraz köyüne kadar gitmekten bıkmıştık artık.

 

Yatçılar herhalde haritalarda ve profesyonel kılavuzlarda içerilen bilgilerle tatmin olmamaya başladılar. O arada Ahmet Rasim de unutuldu gitti. O kadar unutuldu ki, Nükhet Anadol 1985 yılında Mavi Yol adlı kılavuzunu yayınladığı zaman önsözünde “Evet, kıyılarımızı tanıtıcı nitelikte tek Türkçe kitap yok” diyordu.

 

Erhat’a göre “Ege kıyıları üstüne yayın, yabancıların elinden Türk yazarlarının eline geçmemiştir daha. Bugüne bugün okunan ve satılan kitapların çoğu İngilizce yazılmıştır”. Gerçi Erhat özellikle arkeoloji ve Anadolu kültürü ile ilgili kitaplardan söz ediyor. Ama olsun, dedikleri kıyı kılavuzları için de geçerli. O dönemlerde görülen bu nitelikteki yayınlardan ikisi, araştırma ve yazma işini hem keyifleri hemde geçim kaynakları yapmış olan yabancıların eseridir. Anadol’a kalırsa “bunların en iyisi ve en yenisi, iki Almana ait. Uzun çalışmalardan sonra, bizim güzelliklerimizi kendi vatandaşlarına sunmuşlar. Kıyılarımıza yatları ile gelenler rahat gezsinler diye”. Nükhet kaptanın sözünü ettiği Almanlar Andrea Horn ve Wyn Hoop’tur ve kitapları hem Mavi Yol’un hem de aşağıda söz ettiğim kılavuzlardan bazılarının en temel kaynağını oluşturmuştur.

 

Türkiye .. Kılavuzu

Ama bana kalırsa Ege ve Akdeniz kıyılarımızın hiç olmazsa bir bölümü hakkındaki en ayrıntılı kıyı kılavuzu Rod Heikell’in yazdığı Turkish Waters and Cyprus Pilot adlı eserdir. Tekrar tekrar gözden geçirilip son olarak 7. yayımına varmış olan bu kılavuz, daha sonra Türkçeye çevrilerek yayımlandı. Hem ülkemizde yayınlanan kıyı kılavuzlarının niteliğini belirledi hem de kullandıkları bilgi ve haritaların kaynağını oluşturdu. O kadar ki Kültür Bakanlığı 1988 yılında Pirî Reis’in Kitab-ı Bahriye’sinin tercümesini ve tıpkıbasımını yaptığı zaman, yer açıklamalarında Heikell’in haritalarını tercüme dahi etmeden aynen kullanmakta bir beis görmedi. Deniz kültürümüzün niteliği açısından, bu hususu hep, Ahmet Rasim’in deyimiyle, “irfan-ı memleket namına hesabımıza geçirilmeğe lâyık mühim bir nakîse (eksiklik)” olarak görmüşümdür.

 

1984 yılında Yelken Dünyası yayına başladığı zaman, amatör denizciliğin ortalığı birçok konuda olduğu gibi yatçılık kılavuzları alanında da tam bir çöldü. Bu çölde bir vaha yaratma yolundaki ilk adımları Semih ve Neylan Dinler attı. Derginin ilk sayısından itibaren, yatçıların sevgilisi olan kıyılarımız hakkında üç yazı dizisi hazırladılar. Semih Dinler bu girişiminin başlangıcını şöyle anlatıyordu:

 

Eskiden beri Ege ve Akdeniz kıyılarında tatilini teknede geçiren kişiler kıyılarımızı yeterince tanımamaktan şikayetçi idiler. Yetmişli senelerin sonlarına doğru, bu kıyılarda araştırma yapıp gerekli bilgileri toplamak arzusundaydım. Fakat işim nedeniyle bu kadar çok vakit ayıramıyacağımı gördüm ve yabancı yayınları takip etmeye başladım.

 

Bu yazı dizileri daha sonra genişletilerek kitap olarak da yayınlandı.

 

Mavi Yol

Aynı biçimde, Nükhet Anadol’u da kendi kılavuzunu yazmaya yönelten bu yabancı yayınlardır: “Alman dostların kitabı bana, bu işin bir görev olduğunu ve artık üstlenmek zamanı geldiğini, biraz da utanarak hatırlattı. Böylece işe koyuldum”. Onun yayımladığı Mavi Yol, Çanakkale’den Antalya’ya kadar liman ve koyların portolonlarını, denizden görünüşlerini ve çeşitli seyir bilgilerini içerir. Ayrıntılı bir yat kılavuzu olan bu kitap birkaç kere basılıp önemli bir gereksinmeyi karşıladı. Daha sonra kitaba liman ve koyların havadan çekilmiş fotografları eklendi; ve artık iyice tutmaya başlamış olan mavi yolculuk turizminin havasına bürünerek fiyakalı bir biçimde Cennetin Rotası adıyla yeniden basıldı. Ama, hem içinden Çanakkale ile Güllük Körfezi arası atıldı hem de denizden görünüşler çıkarıldı.

 

Yat kılavuzları bir yandan yatçılara rehber-i deryalar ve kıyı kılavuzları gibi seyir bilgisi verir, üstelik te ufak tefek koylar, balıkçı barınakları hakkında bilgileri de içererek. Öte yandan da hem eğitir, hem eğlendirir hem de işini kolaylaştırmayı amaçlarlar. Örneğin Semih Dinler, arılardan o kadar bizar olmuş olmalı ki kitabının girişine şu uyarıyı koymuştur:

 

Bu arada batı ve güney sahillerimizde sizi rahat ettirecek küçük bir noktayı burada belirtmek isterim. Günün belirli saatlerinde tekneniz arı ve eşek arısı hücumuna uğrayabilir. Bunun en kolay çözümü teknenizin burun tarafına işe yaramayan bir balık veya et parçası asmanızdır. Tüm arılar ona toplanır ve siz teknenin arka kısmında rahat edersiniz.

 

Yelken Dünyası dergisinde yer almış olan diğer bir yazı dizisi de Ahmet Salahor’un kılavuzlarıdır. Yatçılar için daha az cazip görünen Karadeniz ve Marmara kıyıları hakkındaki bu diziler, Dinlerlerin kılavuzlarında eksik kalan bölgelerle ilgilidir.

 

Aynı dönemlerde hazırlanmış olan bir diğer yat kılavuzu da rahmetli Ahmet Muhittin Öney’in kaleme aldığı “Yatlar İçin Ege ve Akdeniz Kılavuzu” adlı monografidir. Öney önsözünde “eseri bastıracak mali kaynak bulamadım. Bu itibarla fotokopi olarak tertipleyip dostlarıma takdim etmeği doğru buldum” diyor. Bu kaynak meselesinin ne kadar çok iyi niyetli çabanın canına okuduğunu söylemek acaba malûmu beyan mı olur? Öney’in bir diğer kılavuzu da kuzey Ege’deki Yunan adaları hakkındadır ve Yelken Dünyası dergisinde dizi yazı olarak yayımlanmıştır.

 

Yat kılavuzlarının ortaya çıkmaya başladığı yıllar, turizmin yalnızca otel, kum ve güneş olmadığına uyanan turizmcilerin yat turizmine önem vermeye başladıkları dönemdir. Bu furyaya meslek odaları da katıldı ve 1989 yılında Türkiye’de Yat limanları- Marinalar, Barınaklar ve Bağlama Yerleri yayımlandı. Bu kitap Antalya’dan Amasra’ya kadar çeşitli barınakların şemalarını (portolon demeye dilim varmıyor) içeriyor. Fazla işlenmemiş, çeşitli konuların ayrıntı düzeylerinin çok farklı olduğu bir kitap. Örneğin, Kuşadası marinasında çamaşırınızı yıkamanın kaça çıkacağını hem Türkçe, hem İngilizce hem de Almanca olarak bulabiliyorsunuz ama Balıklıova sığınağının ne girişinde bir sığlık olduğunu, ne de içindeki derinlikleri öğrenebiliyorsunuz.

 

Marmara Denizi’nden Antalya’ya kadar kıyılar hakkındaki bir diğer yat kılavuzu Yatçıya Uzanan El Rehberi’dir. Bu kitapta Ticaret Odası’nın kılavuzundan biraz daha ayrıntı bulunmaktadır.

 

Vira Demir

Günümüzde kullanılan en ayrıntılı kılavuz Sadun Boro’nun hazırlamış olduğu kılavuzdur: Vira Demir: Kuşadası’ndan Antalya’ya Denizciler İçin Rehber. Hem düzeni, hem içerdiği bilgi, hem tasarımı hem de baskısı açısından hakikaten güzel ve yararlı bir kitaptır. Öte yandan aynı bilgileri bu kitabın daha fiyakalısı olan, bol fotograflı bir başka kitapta da bulmak mümkün: Maviturkuaz: Ege’den Akdeniz’e Kıyıların Efsanesi adlı kitabında. Vira Demir’de içerilmiş olanlara ilaveten kıyılardaki ören yerleri hakkında bilgi, çeşitli efsaneler ve yöre yemeklerinin tariflerini de içeriyor. Mavi yolculuk sırasında güverteye yayılıp göbek kızartırken karıştırılacak, dönünce de orta sehpasının üstüne atılacak güzel, boyalı basının her yönüyle gurur duyacağı bir prestij kitabı.

 

Yatçılara Gezi Rehberi

2008 yılında çıkan yeni bir kılavuz ise Kemal Baral'ın yazmış olduğu Yatçılara Gezi Rehberi: İstanbul'dan Antalya'ya. Baral, kitabının önsözünde kılavuzunu çok pahalı olan diğer kılavuzlara (Vira Demir ya da Heikell diye okuyunuz) bir alternatif olarak hazırladığını yazıyor ve "verdiği bilgilerin hemen hemen tamamı[nın] kendi gözlemleri[n]e dayalı" olduğunu dile getiriyor. Ama bazı kaynaklardan, özellikle de Sadun Boro'nun kılavuzundan ve orada içerilen Kadir Kır fotoğraflarından önemli derecede yararlanmış herhalde. Hiç olmazsa bunlardan kaynak olarak söz edemezmiydi? Başka bir yerde de değindiğim gibi bu davranış, yazarlık kültürümüzün süregiden hastalıklarından biridir.

 

1970 ya da 1980li yıllarla karşılaştırılınca, yat kılavuzu dağarcığımız şimdi daha zengin. Ama, bu kılavuzlara rağmen bakın Hulki Toprak, İnternet'teki “denizlerimiz” grubuna gönderdiği bir iletide ne diyor: “Gerek basılı yayın kütüphanemizde ve gerekse internet kütüphanemizde, 8500 km’yi aşkın olarak bildiğimiz kıyılarımız, koylarımız, bağlama yerlerimiz, liman ve marinalarımız hakkında yeterli bilgi ve döküman erişilebilir nitelikte yoktur. Var olanlar da ticari kaygılarla, ulaşıma kısıtlı olarak açıktır”. Günümüzün iletişim olanaklarından yararlanarak “her an (denizden GSM-IrDa-Notebook ile bile) erişime olanak sağlayacak” bir arşiv oluşturulmasını öneriyor ve “bu amaçtan hareketle, tüm üyelerimizin bölgelerinde bulunan koy ve bölgelere ait deniz harita krokisi, yaklaşım açısı, derinlikler, bağlama noktaları, dikkat edilmesi gereken hususlar, yörenin arkeolojik değerleri, anılar, yöre yemeklerini içeren anekdot ve notlarını, haber grubumuza göndererek burada oluşturulacak arşive katkıda bulunmalarını rica” ediyor. INTA SpaceTurk görüntü firmasının yetkililerinden Murat Erciyes ise vaktiyle aynı konuda şöyle diyordu: “Eğer işlerden başımı alabilirsem, ... Ikonos’un Türkiye ve Ege Adaları kıyıları görüntülerini çekecek ve bu görüntülere derinlik, kıyı bilgileri, demirleme yerleri, hakim rüzgarlar vs işleyerek Geo Book’lar oluşturacağız.” Bu konuda pek ilerleme olmadı ama son yıllarda Serdar Hamarat İnternet’te “TurkishWaters.com” adında, Toprak’ın düşündüğü gibi çevrimiçi bir kılavuz sitesi oluşturdu. Amacını şöyle tanımlıyor: “Bu sayfanın amacı Ege, Akdeniz, Marmara ve Karadeniz kıyılarında seyir yapacak denizciler için bir pilot site oluşturmak, denizciler arasında bilgi paylaşımını sağlamaktır. Siz denizcilerin de katkısıyla bu sitenin seyire çıkmadan önce incelenecek, seyir sırasında izlenecek, danışılacak pilot kitap niteliğinde bir pilot site olmasını amaçladık.” Gerçekten de kullanıcılarının katkıda bulunması ile gelişen, çok yararlı bir site. Umarım ki herkes bir çıkar ummadan bildiklerini buraya ekleyip siteyi zenginleştirsin.

 

On altıncı yüzyılın başında Gelibolu’da kaleme alınmış bir elyazmasından, Kitab-ı Bahriye’den yola çıkıp bakın nerelere geldik. Daha nerelere gideceğiz, kimbilir!

 

  Rehber-i Deryalarımız sayfasına dönmek için tıklayınız.

 

  Denizci Kitapları sayfasına dönmek için tıklayınız.