MUSTAFA PULTAR           DUM VENTUS EST, SPES EST



DENİZ DİLİMİZ (DD) VE KÜLTÜRÜ


 

DD Nedir DK Nedir?

Artık yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olan sanal dünyada “deniz dili” gibi birşeyler ararsanız, “abebe-bikila” müstear adlı kullanıcının “ekşi sözlük” sitesine yazmış olduğu şu cümlelerle karşılaşırsınız: “Söylemesi çok keyifli terimlerdir, İnsana farklı bir dünyanın tadını yaşatırlar.”

 

İşte deniz dili (DD) o farklı dünyanın dilidir. Birçok etkinlik alanınından, bilim alanından, meslekten ve uzmanlık alanından gelen birçok farklı terim, deyim ve sözcüğün kaynaşarak oluşturduğu bu kendine özgü altdil, başka altdillerde görülmeyen özellikler gösterir. İster çeşitliliğinden söz edin, ister karmaşıklığından, ister zenginliğinden dem vurun ister eklektik olmasından, başka hiçbir altdilin, deniz dilinin gösterdiği özellikleri göstermediği kolayca öne sürülebilir. Bu özellik de deniz dilini altdiller arasında eşsiz yapar.

 

Deniz dilinin nasıl oluştuğu, öğrenildiği ve deniz dünyasında nesiller arasında nasıl aktarıldığı (kültürleme - enculturation), toplumun genel kültürü içinde nasıl yayıldığı (kültürel yayılma - diffusion) farklı toplumların deniz dil kültürleri arasında ne gibi geçirgenlik gösterdiği (kültürleşme - acculturation) gibi konular deniz dili kültürünün konularını oluşturur.

 

Bu sunumun ilk iki bölümünde, deniz dilinin özellikleri ile sorunlarından söz ettikten sonra, kalan iki bölümde ise bu dile ilişkin kültürün durumunu ve sorunlarını tartışacak ve son olarak da deniz dili kültürünün gelişmesine ilişkin olarak bazı önerilerimi dile getireceğim. Sunum öncelikle, metnin yanında bulunan görsel dialara dayalı olarak kurgulanmıştır. Bu nedenle, yazılı metin bu diaları açıklayıcı notlar olarak düşünülmeli, yanında bulunan dia ile birlikte okunmalı ve metinde yer alan ifadeler dialardaki kavram ve altbaşlıklarla beraber yorumlanmalıdır.

 

 


Kaynaklar - Eylem Alanları
Kaynaklar - Eylem Alanları

Deniz dilimizin en önde görülen özelliği, içerdiği terim, deyim ve sözcüklerin çok sayıda etkinlik alanından kaynaklanıyor olmasıdır. Bu altdil yalnızca geldiği alanın kapsamı içinde kalmaz ve o dili kullanan herkesin ortaklaşa kullandığı dil dağarcığını oluşturur. Deniz dilini zengin bir altdil olarak niteleyebilmemizin nedeni bu özelliktir.

 

Deniz dilimizin zenginliğini ve çeşitliliğini bir izlenimci tablo biçiminde sunabilmek için çeşitli etkinlik alanlarını ve bunlarda içerilenler arasından rastgele alınmış üçer örnek terim, deyim ya da sözcüğü alt alta satırlar biçiminde dikatinize sunuyorum. Bu dizileri, sunmakta olduğum tablonun küçük fırça darbeleri olarak düşünebilirsiniz. Diaları izlerken, bence önem verilmesi gerekli olan husus, önce bunların kaynaklandıkları etkinlik alanlarının çeşitliliğine, sonra da terimlerin anlamlarını bilmiyormuş gibi davranarak, gerek seslenim, gerek yapı olarak birbirlerinden olan farklılıklarına ve çeşitliliklerine dikkat etmektir.

 

Hiç kuşkusuz, deniz dilimizin kaynaklandığı en geniş iki etkinlik alanı, ticaret ve askerliktir. Denizcilik dendiğinde ön önce akla gelen alanlar bunlardır, diğerleri bunların yannda ikincil olarak kalır ama içeriklerinin çeşitlilikleri bakımımndan deniz dilimizin zenginliğinin önemli bir unsurunu oluştururlar.

 

 


Kaynaklar - Bilim Alanları

Denizcilik birçok bilim alanından bilgi edinmiş olmayı gerektirir. Her yönü diğerinin aynısı olan engin bir mavi ya da kara boşluğun içinde iken, nerede bulunduğunu kestirebilmek, gitmeyi amaçladığı yere nasıl ulaşacağını bilmek, yolda iken ne gibi hava ve deniz koşullarıyla karşılaşabileceğini önceden tahmin edebilmek, her denizcinin bilgi dağarcığında olması gereken yaşamsal becerilerdir. Bu bilgilerin kullanımına ilişkin olarak öğrenilen terim ve deyimler de deniz dilimizin diğer bir ilginç bölümünü oluşturur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Kaynaklar - Araçlar
Kaynaklar - Teknoloji

Denizde kullanılan çeşitli ölçekteki araçlar, donanım ve gereçleri tanımlamakta kullanılan terim ve deyimler, deniz dilinin önemli bir bölümünü oluşturur.

 

Deniz dilimize girmiş birçok terim, gerek yelken döneminde gerek buharlı ya da dizel makine döneminde alınan teknolojiler ile birlikte girmiştir. Bu husus listelediğim diğer teknoloji alanları için de geçerlidir.

 

 


Çeşitli Kaynaklar

Deniz dilimizin en ilginç terimlerinden bazıları hayvan adlarından kaynaklanmaktadır. Buna benzer biçimde denizbilimine katkıda bulunmuş kişilerin ve denizcilikte kullanılan bazı araçları icat ederek patentlerini almış olan kişilerin adlarından kaynaklanan terimler de vardır.

 

Deniz dilimizin kaynakları yukarıda değinilenlerin dışında da nerdeyse sayısız çokluktadır. Dianın son satırında yer alan alan ve konular, yalnızca bu kaynakların niteliğini ve çeşitliliğini belirtmek amacıyla yazılmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Kökenler - Türkçe
Kökenler - Yabancı Diller

Deniz dilimizin ikinci önemli özelliği, bu alt dilde kullanılan terim, deyim ve sözcüklerin kökenlerinin birçok farklı dilde bulunmasıdır ki bu özellik bir dereceye kadar Türkçenin de özelliğidir. Yaygın bir kanı deniz dilimizin genelde İtalyanca ve Yunanca kökenli olduğu yönünde olsa bu kanı genelde geçerli değildir. Gemicilik terimlerinin bir çoğunun, tarihsel olarak Akdeniz'in ortak ticaret dili olan lingua franca'da yer alması deniz dilimiz hakkında bu kanının yerleşmesine neden olmuştur. Ancak yukarıda da işaret ettiğim gibi, deniz dili gemicilik dilinden ibaret değildir. Eski Türkçeden olduğu kadar günümüz Türkçesinden gelen birçok terimi deniz dilimizde görmek mümkündür. Bu terimlerin kullanımı ile zaman içinde çok ilginç deyimler de oluşmuştur.

 

Deniz dilimizde yer alan Arapça, Farsça ve Fransızca kökenli sözcüklerin bir bölümü özellikle denizle ilgili alanlardan kaynaklanmış değildir ve genel kullanım dilindeki sözcükler yoluyla yerleşmiş sözcüklerdir. Öte yandan İtalyanca, Venedikçe ve Cenevizceden gelen terimler çoğunlukla lingua franca'da da kullanılmış olan gemicilik terimleridir.

 

 

 

 

 

 


Kökenler - Yabancı Diller

Yirminci yüzyılın başlarında Arapçadan gelen birçok Osmanlıca terimin yerine Fransızcadan kaynaklanmış olan terimlerin kullanılmaya başlamış olması belirgin olarak gözlenmektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Farklılıklar

Çoklu kaynaklar ve kökenlerden gelen terimlerle oluşan deniz dilimizde bu çeşitlilik ve karmaşıklığın doğurduğu önemli sorunlar bulunmaktadır.

 

Terimlerin kökenlerindeki farklılıklardan ve Türkçemizin sürekli olarak geçirdiği değişikliklerden dolayı deniz dilinde aynı kavramların farklı biçimlerde karşılandığı görülmektedir. Türkçe terimler ile yabancı dillerden gelen terimlerin gösterdiği farklılık buna bir örnektir. Öte yandan, Türkçede zaman içinde oluşan Öz Türkçe gibi hareketlerin getirdiği sürekli değişim de bu gibi farklılıkların doğmasına neden olmuştur.

 

Türkçenin Arapça harfler ile yazımından Latin harfleri ile yazımına geçilmesi sonucunda, Arapçada sesli harflerin yazımındaki belirsizliğin doğurduğu (“vav” harfinin “o”, “u”, “ö” ve “ü” olarak okunabilmesi gibi) farklılıklar, birçok karmaşıklığa neden olmuştur. Benzer biçimde Arapça yazımda varolan nokta farklılığı, “k” ila “f”, “n” ile “”t”, “b” ile “y”arasında okuma zorlukları doğurmuş ve bunun sonucu birçok terimin yeni yazıya yanlış olarak aktarılmış olması sonucu doğmuştur.

 

Buna benzer bir farklılık da Yunancadaki “beta” ya da “vita” harfinin terimlerde “b” ile “v” farklılığına yol açmıştır.

 

Seslenimde dilde doğal olarak oluşan değişimler de terimlerde farklılıklar sonucunu doğurmuştur.

 

 


Farklılıklar

Deniz diline çeviri yoluyla girmiş terimlerin bazıları aynı terimin karşılığı olarak farklılık göstermektedir. Bu farklılık, çevirinin yapılmış olduğu dönemden kaynaklandığı gibi, çeviriyi yapan kişilerin deniz dilimizi yeteri derinlikte bilmemelerinden de kaynaklanmış olabilir.

 

Genel olarak dilde aynı sözcüğün farklı kavramları karşılaması sık rastlanan bir olgudur. Ancak bu olgu terimlerde görüldüğü zaman, kullanımı ile ne kastedildiğinin anlaşılması, dilin semantik (sözcük bilgisi) alanından çok pragmatik (kullanım bilgisi) alanına kalmaktadır.

 

Öte yandan, belirli kavramların birbirinden farklı terimlerle karşılandığı da görülmektedir. Cihaz/âlet/aygıt örneğinde de gözlenebileceği gibi, burada Türkçenin genel olarak kısa bir süre içinde çok hızlı olarak değişmiş olduğunun etkisi görülebilir. Bu olgu Türkçemizin karakteristik olgularından biridir.

 

Benzer biçimde, aynı kavramın, deniz etkinliklerinin farklı alanlarında, örneğin ticaret ile askerlik kullanımları arasında, farklı terimlerle karşılandığı da görülmektedir.

 

 


Yazılar
Eğitim

Deniz dilinde kültürleme süreci (kültürün ömür boyu edinimi ve gelişmesi - enculturation) açısından bakıldığında, bu süreç birincil olarak, fiilen deniz alanında yaşayan kişiler arasında sözel olarak gerçekleşmektedir. Bu yolla edinilen deniz dili kültürünün birikimi ve kişiler arasında aktarımı ise yazılı ya da sanal ortamdaki kaynaklar aracılığıyla olmaktadır. Bu kaynaklar arasında meslek dergileri, haber siteleri, bloglar gösterilebilir. Başka deniz dilleri ile karşılaştırıldığında, deniz dilimizin bu açıdan çok fakir olduğu öne sürülebilir.

 

Öte yandan deniz dili kültürü ile ilgili genel kültürleme açısından en önemli kanallardan biri edebiyattır. Maalesef, Türkçede bu kanal çok kısıtlıdır, doğrudan deniz dilinin ağırlıkla kullanıldığı edebî eserlerimiz kıt denecek düzeydedir. Denizle ilgili eserler vermiş oldukları belirtilen birçok edebiyatçı, denizi deniz kıyısından bakan kişi olarak algılamış, eserlerinde onu bir mecaz olarak kullanmanın ötesine gitmemişlerdir.

 

Deniz dilinde kültürlemenin ikinci önemli kanalı eğitimdir. Bu eğitim, farklı kademelerde hem doğrudan deniz konuları ile ilgili eğitim kurumlarında hem de yaygın eğitim kurumlarında yer almaktadır. Son yıllarda eğitim genel olarak gelişme göstermekte olsa da ülkenin büyüklüğü ve nüfusunun büyük bölümünün denize yakın yerlerde yaşamakta olduğu gözönüne alındığında, deniz dili eğitiminin verilebildiği eğitim kurumlarının yeterli olduğu öne sürülemez.

 

 


Sözlükler

Deniz dilinde kültürleme açısından en önde gelen maddî aktarım ortamları denizcilik ve ilgili alan sözlükleridir.

 

Türkçede deniz dili ile ilgili ilk denizcilik sözlüğü yirminci yüzyılın başında derlenmiştir. Bu sözlük ve onun bir türevine, yüzyılın ortalarına kadar başka bir sözlük eklenmemiştir. Daha sonra yayımlanmış denizcilik sözlükleri ise tek elin parmaklarıyla sayılabilecek kadar az olmuştur. Bu sözlükler ise, genelde özgün derleme olmaktan çok, yabancı deniz sözlüklerinin çevrilmesi yoluyla gerçekleştirilmiştir.

 

Sanal ortamda yaygın olarak görülen sözlükler, nasıl derlendiğini bilemediğim bir sözlüğün sürekli olarak tekrar tekrar yayımlanmasından ibarettir.

 

 

 

 

 

 

 

 


Konuşma

Deniz dili ile genel kullanımdaki dil arasında kültürel yayılma (diffusion) açısından bakıldığında bunun çok sınırlı kaldığı görülmektedir. Günlük kullanımda olan ve deniz dili terimlerinden kaynaklanan deyim sayısı çok azdır.

 

Günlük argoda ise deniz dilinden kaynaklanan yayılma biraz daha fazladır. Bunun nedenlerini belki denizcilerin daha kapalı camialar içinde yaşayarak ürettikleri argonun toplumun benzer altkültürlerine uyum sağlamaları olarak düşünülebilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Kültürel Nedenler

Kültürleşme (acculturation) açsından bakıldığında, deniz dilimiz, genelde günlük Türkçemiz gibi İngilizcenin yoğun etkisi altındadır. Deniz diline çoktan yerleşmiş terimlerin bazıları İngilizceleri ile değiştirilmekte (kaporta ile heç gibi) bazı yeni kavramlar ise tümüyle İngilizceleri tarafından karşılanmaktadır. Bu olguda, İngilizcenin artık küresel bir lingua franca özelliği kazanmış olmasının etkisi büyüktür. Günümüzde, birçok diğer alanda olduğu gibi uluslararası denizlerde İngilizce dışında bir dilde iletişimde bulunmak mümkün değildir. Bu gerçek de deniz dilimizin hızla bu yönde değişimine olanak sağlamaktadır.

 

Deniz dilimize ilişkin bir dil çalışma grubunun olmaması çok çarpıcı bir eksikliktir. Türk Dil Kurumu'nun yayımladığı 55 terim sözlüğü arasında bir denizcilik terimleri sözlüğü yoktur.

 

Denizle ilgili konular genel eğitimde nerdeyse hiç yer almadığı gibi, medyada bu konulara gösterilen ilgi yok düzeyindedir. Bu ilgisizlik de deniz dilimizin toplumda yayılmasına engel oluşturan unsurlardan biridir.

 

 

 

 

 


Öneriler

Deniz dilimizin ve kültürünün geliştirilmesine ilişkin birincil önerim, deniz ile ilgili tüm eylem alanlarının ve kurumlarının fiilen ve maddeten katkıda bulunarak oluşturacakları özerk bir “Deniz Kültürü Enstitüsü (DKE)”nün kurulmasıdır. Bu enstitü deniz kültürünün çeşitli alanlarıyla görevli çalışma grupları biçiminde organize olmalıdır. KÜDENFOR, bu yönde önemli bir girişimdir.

 

DKE bünyesinde deniz dilimiz ve kültürü ile ilgili sorunları belirlemek ve gidemek amacıyla denizci, tarihçi ve dilbilimcilerden oluşturulacak bir çalışma grubu, öncelikle

a. deniz dilinin kökeni, gelişimi, farklılaşması ve yayılması hakkındaki araştırmalar yürütmeli,

b. çağdaş bir standart deniz sözlüğü derlenmesine yönelik çalışma ve yayınlar yapmalı ve

c. derlenecek olan sözlüğün ve içeriğindeki terim, deyim ve sözcüklerin deniz dünyasına yayılması amacıyla çeşitli yerlerde, özellikle eğitim kurumlarında, kulüplerde ve marinalarda tanıtım konuşmaları yapmalıdır.

 

DKE kapsamında, ayrıca, yukarıda c sekmesi altındaki etkinliği desteklemek üzere, görsel medyaya. özellikle televizyonlara yönelik programlar yapılmalı, bunların giderlerini karşılamak üzere denizcilikle ilgili kurumlardan sponsorluk sağlama kampanyası yürütülmelidir. Bu amaçla, özellikle çocuklara ve gençlere yönelik yayınların yapımı ile edebî eserlerin ödüller yoluyla teşviki gerçekleştirilmelidir.

 

Aynı amaca yönelik olarak, dünyada yaygınlaşma eğilimi gösteren kitap gezdirme (book-crossing - kitap ve diğer yayınların umuma açık yerlerde bırakılarak elden ele dolaştırılması) etkinliği de öngörülebilir.

 

  Bildiriler sayfasına dönmek için tıklayınız.