MUSTAFA PULTAR           DUM VENTUS EST, SPES EST



GEÇ 19. ve ERKEN 20. YÜZYIL OSMANLICA DENİZCİLİK SÖZLÜKLERİ


 

Osmanlı Denizcilik 

Giriş

 

Onbirinci yüzyıldan başlayarak Anadolu'ya geldiklerinde, Türklerin Orta Asya'dan beri kullandıkları özgün bir dilleri vardı. Akdeniz'in kıyı toplulukları ile temas eden bu özgün dil doğal olarak bu toplulukların dili tarafından etkilenmiş, kültürel etkileşim yoluyla değişmiş ve gelişmiştir. Bu kültürel etkilenmenin belirgin olduğu alanlardan en önemlisinin denizci dili olduğu öne sürülebilir.

 

Türk denizci dilinin Orta Asya'dan gelen özgün terimlerini Codex Cumanicus (Grönbech) ve Kitâb al-İdrâk li-Lisân al-Atrâk (Abu Hayyan) gibi dilbilim kaynaklarında bulmak mümkündür. Daha sonraki yıllarda denizci diline girmiş olan terimleri çeşitli kanunnâme ve vakfiyelerde, edebî eserlerde, Düstürnâme-i Enverî ve Kitâb-ı Tevârih-i Âli-i Osman (Günay) gibi tarih çalışmalarında görebiliriz. Özellikle denizcilik konularında yazılmış olan, Pirî Reis'in Kitâb-ı Bahriye, Seydi Alî Reis'in Mirât-ül-Memâlik ve Kitab Al-Muhit, Kâtip Çelebi'nin Tuhfet-ül-Kibâr fî Esfâr-ül-Bihâr gibi eserleri denizcilik dili bakımdan zengin kaynaklardır.

 

Osmanlıca denizcilik diline en büyük etki yapmış olan unsurun, Akdeniz denizcileri tarafından bu denizin bütün kıyılarında kullanılan ve lingua franca olarak bilinen ticaret dil olduğu söylenebilir. Orta çağlardan ondokuzuncu yüzyıl başlarına kadar kullanılmış olan lingua franca, yalnızca sözel olarak kalmış bir dildir ve yazıya geçmemiştir. Denizcilik terimleri ve deyimleri Akdeniz’in tüm kıyılarına bu dil aracılığıyla yayılmış ve her ülkenin dil özelliklerine göre değişime uğramıştır. Aşağıda eserlerinden söz edeceğim Süleyman Nutkî bu konuda şunları söylemektedir:

 

Her memleket gemicileri beyninde ıstılâhât ve tabirât-ı muhtelife ve garibe ile mahlût ayrıca bir lisan tedâvül etmektedir. Esasen üç lisandan mürekkeb olduğu halde ıstılâhât-ı bahriyesi ale-l-ekser İngilizce, Fransızca ve İtalyancadan me’hûz olduğundan, elsine-i sairede [de] meşhud olan bu ihtilâf, Osmanlı lisanında daha vâsi’ bir zemin teşkil etmektedir (1917, 3).

 

Uzun süre sözlü kültürün parçası olarak yaşayan ve çeşitli değişimlere uğrayan denizci dili, ondokuzuncu yüzyılda Osmanlı donanmasında başlayan ıslahât (iyileştirme) sonucu bu kez de Fransızca ve İngilizce tarafından etkilenmiş ve çok farklı kökenleri olan karmaşık bir dil halini almıştır.

 

Denizcilik terimlerinin yazılı kaynaklar biçiminde derlenmeye başlanması, ancak ondokuzuncu yüzyılın ortalarından itibaren gerçekleşmiştir. Bu dönemde donanma-yı hümâyûnun çeşitli bölümlerinde görev verilen İngiliz subayların etkisi, deniz kültürünün gelişmesinde de açıkça görülmektedir. Özellikle, iyi İngilizce öğrenme olanağı bulan deniz subaylarının da çabalarıyla, tercüme yoluyla olsa da, yazılı metinlere geçilmeye başlandığı izlenmektedir.

 

Gemicilik Fenni (1874)

 

Şekil 1a  GF - Başlık Sayfası

Bu kapsamda, Türkçe denizcilik terimlerini yazılı bir kaynakta derleme çabasını ilk kez Mekteb-i Bahriye-i Şahane’de gemicilik öğretmeni olan Kolağası İsmail Hakkı’nın Gemicilik Fenni (1874) adlı eserinde buluyoruz. Kendisinin Nares’in Seamanship (1862) adlı kitabından tercüme ederek derslerinde kullandığı notlara, Alston (1871) ve Burney’in (1869) kitaplarından da derlediği bilgileri de ekleyerek yayımladığı bu kitap, bir sözlük düzeninde tertip edilmemiş olsa bile, Türkçe’de ilk denizcilik terimleri derlemesi olarak kabul edilebilir. Kitapta, söz konusu terimler, ilgili oldukları konuların işlenmesinden önce kısa paragraflar biçiminde tanımlanmaktadır (Şekil 1b). Bu tanımlar genelde sözcük tanımının ötesinde ansiklopedik bir özellikte olup şekillerle birlikte ele alınmıştır.

 

Şekil 1b  GF - Örnek Sayfa

Ancak, bu biçimdeki düzenleme, kitabın bir sözlük olarak kullanımında zorluklar yaratmakta olup, Nutkî bu zorluğu şöyle belirtmektedir:

 

Merhum Hakkı Paşa’nın Gemicilik Fenni nam eserinin cem’ ve te’lifinde … ıstılâhât ve ta’birât sırası geldikçe ibare arasında … kayd ü tahrir edildiğinden, bir mübtedî arzu ettiği bir lûgatın ma’nâsına kesb-i ıttılâ için dörtyüz sahifelik kitabı baştan aşağı gözden geçirmeğe mecburdur (1917, 3).

 

Lingua francadan denizcilik dilimize girmiş olan terimler zaman boyunca değişmiş ve birçok halde özgün halleri tanınmaz olmuştur. Bunun nedenleri arasında “Osmanlı lisanının şivesi ve aheng-i telaffuzu [ile] ıstılâhât-ı bahriyemizin, me’huzu olan Avrupa lisanlarına muhalif” olması (Nutkî 1917, 3) ve eski yazıyla imlânın belirsiz olmasıdır. Böylece aynı terim farklı dönem ve yerlerde farklı olarak görülmektedir. Örneğin Latince caudica teriminden kaynaklanıp da İtalyanca’ya cocca olarak geçen terim, dilimizde farklı dönemlerde ‘koka’, ‘kuka’, ‘köke’, ‘göke’ ve ‘göğe’ olarak görülmektedir (Kahane, Kahane ve Tietze 1958, 171). İsmail Hakkı’nın kitabının önemli özelliklerinden biri de bu hususta ortaya çıkmakta, ele alınan terimlerin, kitabın yazıldığı dönemdeki kullanılışlarını saptamasında görülmektedir. Kendisi bu konuyu şu biçimde açıklamaktadır:

 

Gemicilik ıstılâhâtının pek çoğu zaten İtalyan lisanından me’hûz ve bunların ma’nâ-yı hakikîleri ma’lûm ise de mürûr-u zaman ile bazılarının maânî-i asliyeleri tebeddül ve ıstılâhât-ı bahriyeden olmak üzere birer mevki’de isti’mâli takarrür etmiş ve binâberîn bunların ıslah ve tagyîri daire-i imtinâ’a girmiş olduğundan onların hakikî manalarını isti’mâlden sarf-ı nazar ile donanma-yı hümâyûnda elyevm her ne ma’nâ ve mevki’de isti’mal edilmekte ve nasıl lafz ile söylenmekte ise bu kitapta dahi aynile isti’male mecburiyet gelmiştir (Hakkı 11).

 

Kitab-ı Maani-i Lehce li Ceyms Redhavs el-İnglizî (1890)

 

Doğrudan denizcilikle ilgili olmamasına rağmen bu yazının kapsamında sözedilmesi gerekli olan bir diğer eser, 1826 yılında İstanbul'a gelerek yerleşen James Redhouse tarafından hazırlanarak İstanbul'daki Amerikan Misyonu'nun desteği ile yayımlanan Kitab-ı Maani-i Lehce adlı Türkçe-İngilizce sözlüktür. Birçok denizci terimini içermekte olsa da bu eserin genel bir dil sözlüğü olmasından dolayı, özel bir denizcilik sözlüğü olarak kullanılma olanağı sınırlıdır. Ancak, başlıkların Arap harflerine göre düzenlenmiş olmasına karşın, sözcüklerin aynı zamanda Latin harfleriyle harf çevirisinin de verilmiş olması fonolojik araştırmalar bakımından önemli bir özellik oluşturmaktadır. Bu sözlüğün yeni bir edisyonu 1968 yılında Türkçe-İngilizce Redhouse Sözlüğü adıyla yayımlanmış olup, bu basımda denizciliğe ilişkin sözcükler özellikle işaretlenerek belirtilmiştir.

 

Istılâhât-ı Bahriye (Thompson, 1893)

 

Türkçenin ikinci denizcilik sözlüğü olarak kabul edebileceğimiz bir sözlük, Istılâhât-ı Bahriye (1893), başlıkları alfabetik sırada olmamakla birlikte, tablo düzeninde derlenmiş bir sözlüktür (Şekil 2).

 

Şekil 2 - Istılâhât-ı Bahriye

İstanbul’daki İngiliz liman başkanı William Thompson tarafından hazırlanan ve daha çok İstanbul limanına yanaşan yabancı gemilerdeki denizcilerin işini kolaylaştırmak üzere hazırlanmış olan sözlüğün girişinde, yazar amacını söyle açıklamaktadır.

 

Şu eserin neşrinden maksat ıstılâhât-ı bahriye ve seyr-i sefain umûrunda müsta’mel tabirât-ı sanâiye ve ticâriye için bir müracaat kitabı vücûda getirmektir. Lisan-ı Osmanî ve elsine-i sairede bu yolda bir kitabın neşri ilk defa olup bahriye-i harb ve çarhcı zabitânı, sefâin kapudanları ve Bahr-ı Sefid’in şark ve garb sularındaki limanlarda seyr-i sefâin ve ticaret-i bahriye hususâtile taalluk ve münasebeti olan sair kimseler için mucib-i faide olacağı ümid olunur (2).

 

Şekil 3 - Istılâhât-ı Bahriye (Thompson, 1893). Örnek sayfa.

 

 

Thompson’un Istılâhât-ı Bahriye’sinde Türkçe terimlerin yalnızca İngilizce, İtalyanca ve Fransızca karşılıkları bulunmaktadır; bunların tanımları ne Türkçe ne de diğer dillerde verilmiştir (Şekil 3). Ancak yabancılarca telâffuzunu sağlamak üzere, Türkçe terimlerin, Arapça harflere ek olarak Latin harfleri ile harf çevirileri de yazılmıştır. Örneğin, ‘kıç omuzluğunda’ deyimini ‘kitch omouzloughin-da’, ‘çatal yakası’ terimini ‘tchatal yaka-si’, ‘birlikte boca alabanda etmek’ deyimini ise ‘birlikdè podjaalabanda itmek’ olarak okuyoruz.

 

 

Istılâhât-ı Bahriye (Nutkî, 1905)

 

Ondokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru yayımlanan birçok denizcilik sözlüğü günümüzdeki sözlük düzeninden, yani alfabetik olarak sıralanmış başlıklar ve tanımları düzeninden farklı olarak tablolar biçiminde bir konu etrafında toplanmış sözcük listelerinden oluşturulmuştur. Bu tablolar, bazı kitaplarda levhalar biçiminde derlenmiş çizimler ile de bir arada bulunmaktadır. O dönemde İngiltere'de yaygın olarak kullanılan ve Osmanlı deniz subayları tarafından sıkça sözü edilen resimli bir ansiklopedi, Illustrated Marine Encyclopedia (Paasch 1890) bunun tipik bir örneğidir.

 

Şekil 4a - Istılâhât-ı Bahriye

Thompson’un sözlüğünden on iki yıl sonra, Süleyman Nutkî’nin benzer bir sözlüğü aynı ad altında yayımlandı: Istılâhât-ı Bahriye (1905). Bu kez yalnızca Türkçe olarak ve tablolar yerine levhalarla düzenlenen sözlük, yazarının daha sonra hazırlayacağı büyük sözlüğün öncüsü niteliğindedir. Ahşap inşaattan çelik inşaata, yelkenden buhar makinelerine geçişe, elektrik ve hidrolik gibi yeni enerjilerin hareket gücü ve iletişimde kullanımına, topçuluk ve torpidoculuğun gelişmesine değinen Nutkî, “… günden güne vesâit bulan ıstılâhât-ı bahriyemize bir lûgatçe tertibi velev ki noksan olsa da iktizâ-i hâlden olup bu gibi nekais-i meşhûdenin ikmâli ahlâkın himmet-i maârifperverânelerine mütevakkıf bulunmuştur” demektedir (1905, 3).

 

Şekil 4b - Istılâhât-ı Bahriye Levha 81
Şekil 4c  Levha 81 açıklaması.

Istılâhât-ı Bahriye aslında bir tercüme kitap niteliğindedir. Nutkî bu eserini Paasch’ın ansiklopedisinde (1890) yer alan gemicilik, gemi yapımı ve makinelerle ilgili yüz levhayı, bu levhalardaki numaraların karşılığına Türkçelerini yazarak düzenlemiştir (Şekil 4). Bu eserin, o dönemde kendisinin sorumluluğunda yayımlanmakta olan Mecmua-i Fünûn-i Bahriye’de forma forma basılarak donanma-i hümâyûn mensuplarına dağıtılması öngörülmüştür. Söz konusu formalar daha sonra ise kitap biçiminde derlenmiştir.

 

 

 

Balık ve Balıkçılık (1915)

 

Denizci dilinin bir altbölümü ile ilgili olan ve kısmen sözlük özellikleri taşıyan bir kitap, 1915 yılında Dersaadet Balıkhane Merkez Müdürü, Balıkçılık Başmüfettişi Karekin Deveciyan tarafından hazırlanmış olup Balık ve Balıkçılık adını taşımaktadır (Şekil 5).

 

Şekil 5 Balık ve Balıkçılık

Kitapta o dönemin balık ve deniz canlılarının adları, olta türleri ve yemler, ağ ve dalyan türleri ve bunların çeşitli bölümlerine ait terimler farklı dillerde fihrist biçiminde derlenmiştir. Bu ad ve terimlere ilişkin açıklamalar ise metinde yer almaktadır. Deveciyan, kitabının bir sözlük görevi de görmesini amaçladığını mukaddeme bölümünde şöyle dile getirmektedir:

 

Osmanlı balıkçıları tarafından kullanılagelmekte olan tabirler ve av terimlerinin gerçek manasını gösterir bir kitap mevcut olmaması ve söz konusu kelimelerin Fransızca karşılıklarını açıklar bir sözlük bulunmaması yüzünden bir takım yanlışlıklar vuku bulduğu ve birçok müşkülât çekildiği görülmüştür. … Bundan başka av terimlerinin büyük kısmının sözlüklerde bulunmamasından ve bizim balıkçı esnafı arasında bile bir takım hatalı deyimler kullanılmasından ….dolayı av tabir ve terimlerine mahsus küçük bir sözlük yapmaya mecburiyet hâsıl olmuştur (2006, 20).

 

 

 

 

 

Kamûs-i Bahrî (1917)

 

Mecmua-i Fünûn-i Bahriye dergisi ile Ceride-i Bahriye gazetesinin yayımlanması, Deniz Müzesi’nin kurulması gibi çeşitli girişimleri ve çok sayıdaki eserleri ile Türk denizcilik kültürünün kayda geçmesinde ve gelişmesi sürecinde akla gelen ilk ve öncü kişi olan Süleyman Nutkî’in en önemli eseri, hiç şüphesiz, Kamûs-i Bahrî (1917) adı ile derlemiş olduğu sözlüktür (Şekil 6). Gerçi kitabın başlık sayfasında, yazar olarak Süleyman Nutkî belirtilmemiş olup yalnızca “Bahriye Nezareti ikinci daire üçüncü tedrisat şubesi marifetile tab ve neşredilmiştir” ibaresi bulunmaktadır. Ayrıca Nutkî, ‘Tahdis-i Ni’met’ başlıklı teşekkür bölümünde bu sözlüğün derlenmesi isteğinin Bahriye Nezareti’nden geldiğini ve kendisinin daha önce hazırlamış olduğu notları “… mütekaidînden Nuri kapudan tarafından tertib olunan ‘Tabirât-ı Mellâhiye’ müsveddeleri” ile birleştirerek sözlüğü derlemiş olduğunu belirtmektedir. Aynı bölümde, denizaltı, torpido ve telsiz telgraf konularında “… mütehassıs zevâtın âsâr-ı himemile ıstılâhât-ı cedîde-i fenniye”nin de eklendiğinden söz etmektedir.

 

Şekil 6 - Kamûs-i Bahrî

Istılâhât-ı Bahriye’nin açmış olduğu yolda gelişen bu sözlüğün başlıca kaynağı Arthur Young’ın Nautical Dictionary (1846) adlı denizcilik sözlüğüdür. Nutkî, uyguladığı yöntemi açıklarken şöyle demektedir:

 

…bundaki [Young] lûgatlerin sırasile Türkçe mukabilleri bi-l-taharrî bulunmuş ve bulunmayanların gemicilerimiz beyninde kullanıldığı üzere Frenkçeleri ibka’ edilerek kafiye tertib edilmiş ve Paş [Paasch 1890] nam zatın İngilizce diksiyonerinin esma-i hassayı musavver eşkal levhaları ile noksan görülen isimler ahz ü ilave olunmuş ve Admiral Smis’in [Smyth 1867] bahriye lûgatından dahi bazı tarifat alınmış … ve Türkçe yegâne me’hazımız ise merhum Hakkı Paşa’nın gemicilik kitabından ibaret bulunmuştur” (1917, 4).

 

Düzeni bakımından Kamûs-i Bahrî bugün anladığımız biçimde bir sözlüktür; ancak ansiklopedik özelliği de ağır basmaktadır. Bazı maddelerin yanında onlarla ilgili şekiller ve bazıları için ise kitabın sonunda büyük levhalar bulunmaktadır. Maddelerin büyük çoğunluğunda tanımlamanın ötesinde bilgi verici ibarelerin de yer alması, bunun İsmail Hakkı’nın Gemicilik Fenni’nden gelen bir özellik olduğu düşündürmektedir. Öte yandan, bazı maddelerin ayrıntısı bir ansiklopediyi bile aşacak düzeydedir; örneğin, ‘loyd kayd kumpanyası’ maddesi altında iki buçuk sayfalık bir açıklama yer almaktadır.

 

Sözlükte yer alan maddelerin denizciliğin hangi alanına ilişkin olduğu her maddenin başına konulan bir kısaltma ile belirtilmektedir. Bu alanların zenginliği, kapsanmış olan konuların şu listesinde görülebilir: gemicilik, makine, inşaiye, seyr-i sefâin (navigasyon), hey’et-i bahriye (deniz gökbilimi), sanâyi-i bahriye (deniz tekniği), tahte-l-bahir (denizaltı), topçuluk, torpidoculuk, elektrik, telsiz, tayyare, ilm-i cevv (meteoroloji) ve kanun. “Istılâhât-ı cedîde-i fenniye”ye ayrılan maddelerin çokluğu ve ayrıntısının, o dönemde gelişmekte olan teknolojinin yarattığı gözkamaştırıcı havanın etkisini yansıttığı öne sürülebilir. O kadar ki, örneğin denizaltılarda ‘dümen makinesi tefâzulî vidası’na dahi bir madde ayrılmıştır.

 

Şekil 7 - Kamûs-i Bahrî. Örnek sayfa.

 

 

Sözlüğün bir diğer özelliği ise bazı maddeler için etimolojik bilgilerin bulunmasıdır. Fazla ayrıntıya girilmeden, bu terimlerin kökenleri, kısaca hangi dil ve hangi sözcükten geldiği belirtilerek ortaya konmaktadır. Nutkî’nin bu sözlüğünden sonra, Kahane, Kahane ve Tietze’nin eserine (1958) gelene kadar denizcilik terimlerinin kökenleri konusunda doyurucu başka bir kaynak bulunamamıştır.

 

Arapça harflerle yazıda, özellikle harekesiz yazıda görülen okuma zorlukları bu kitapta da ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı birçok sözcükte hâlen eden devam telâffuz sorunlarını Kamus-u Bahrî’de de buluyoruz. Örneğin, Venedikçe contra sözcüğünden dilimize doğrudan girmiş olan terimin ‘kontra’ mı, ‘kontura’ mı, ‘kuntra’ mı yoksa ‘kuntura’’ mı olarak dile getirilmesi gerektiği hâlâ belirsizdir ve günümüzde yayımlanan sözlüklerin hepsinde farklı olarak kullanılmaktadır.

 

Kamûs-i Bahrî’nin yeni yazımızla bir çeviriyazısı ancak 2011 yılında yayımlanmıştır; bugünkü dilimize bir çevirisi hâlâ bulunmamaktadır.

 

 

Gemici Dili (1943)

 

1928 yılında yeni yazıya geçilmesi üzerine dilimiz belirli bir süre kapsamlı bir denizcilik sözlüğünden yoksun kalmıştır. O kadar ki 1943 yılında Lütfi Gürçay, yayımladığı Gemici Dili adlı sözlüğünün önsözünde şöyle demektedir:

 

Denizciliği meslek edinmişlerimiz arasında kullanılan ıstılâhlarla tabirlerin birçoğu, kürek ve yelken devrinden bu tarafa zaman zaman unutulmuş olduğu gibi itiraf etmeliyiz ki; aile-i meslek arasında unutulmamışlarını bilenlerimiz de yıldan yıla birer ikişer eksilmektedir. Bu gidişle bir gün gelecek ki duyulan bir tabiri anlamak veya herhangi bir eserde görülecek bir ıstılahı kavramak için şuna buna başvurulacak ve belki cevap verebilecek kimse de bulunmayacak. (iii)

 

Gemici Dili büyük ölçüde, Kamûs-i Bahrî'nin kapsamı biraz daraltılarak, açıklamaları hemen hemen aynı ifadeleri kullanarak ve basım yılına göre daha yeni sözcüklerle dile getirerek yayımlanmış biçimidir. Gürçay Kamûs-i Bahrî'den hiç söz etmemekte, ancak kitabını “… irfan âlemimize kalemleriyle de unutulmaz hizmetleri dokunmuş ve hissi nimet uyandırmış olan eski emektarlarımızın yadigâr bıraktıkları kitaplardan … istifade ederek” yazdığını dile getirmektedir. Bu sözlük daha sonra Deniz Kuvvetleri bünyesinde ve diğer ortamlarda hazırlanan birçok diğer sözlüğün de temel kaynağını oluşturmuştur.

 

 

The Lingua Franca in the Levant (1958)

 

Yukarıda sözü edilen sözlükler, daha sonraki yıllarda Henry Kahane, Renée Kahane ve Andreas Tietze tarafından hazırlanan The Lingua Franca in the Levant: Turkish Nautical Terms of Italian and Greek Origin (1958) adlı çalışmanın temel kaynaklarını oluşturmuşlardır. Bu eser lingua franca’dan Türkçeye girmiş olan denizcilik terim ve deyimlerinin kökenleri ile bunların Akdeniz’de kullanım biçimlerini içermekte olup halen de konunun temel kaynağı olmak niteliğini korumaktadır. Söz konusu kitapta 732 İtalyanca ve 155 Yunanca kökenli terimin önerilen kökenleri, çeşitli kaynaklardaki farklı yazımları, kullanım örnekleri ve Arap harfleriyle yazımları, referansları ile birlikte yer almaktadır (Şekil 7).

Şekil 8 - Lingua Franca. Örnek terim (cıvata).


 

 

 

Sonuç

 

Türkçe denizcilik dili çok girift sorunlarla karşı karşıya olan bir dildir. Bu karmaşıklığın göstergesi olan sorunlar arasında eski metinlerin yanlış ya da farklı okunması, aynı kavramların farklı terimlerle karşılanıyor olması, yabancı metinlerin farklı olarak tercüme edilmeleri ve etimolojik yorumlarda farklılıklar gibi hususlar yer almaktadır. Bu sorunlara yol açan nedenler arasında

 

  • tarih boyunca denizcilik terimlerinin Türkçe, Bizansça, Venedikçe, Cenevizce, Rumca, Grekçe, Yunanca, Latince, İtalyanca, Fransızca, İspanyolca ve İngilizce gibi birçok farklı dilden kaynaklanmış ve derlenmiş olmaları,

 

  • terimlerin zaman ve mekân içinde fonolojik değişime uğramış olmaları, ve

 

  • Türkçenin farklı tarih dönemlerinde Arap, Fars, Fransız ve son olarak da İngiliz ve Amerikan gibi çeşitli toplumların kültürel etkisi altında kalmış olması ve bu etkilerin dilde hâlâ devam edegelmesi

 

bulunduğu öne sürülebilir.

 

Bu karmaşık durumda denizcilik dilinin belirli bir sağlığa kavuşturulması ancak denizci, dilbilimci ve tarihçilerin uzun erimli bir disiplinlerarası çabası ile mümkün olabilir. Bu amaçla tarihsel (artzamanlı) dilbilim yöntemleri kullanılarak etimolojik, fonolojik ve filolojik çalışmalar yapılmalı ve bu gibi çabalar denizcilik camiasının tüm unsurları tarafından desteklenmelidir.

 

 

Kaynaklar

 

Abu Hayyan. Kitâb al-İdrâk li-Lisân al-Atrâk. İstanbul: y.y., 1931.

 

Alston, Alfred Henry. Captain Alston’s Seamanship. Portsmouth: Griffin, 1871.

 

Burney, Charles. The Boy’s Manual of Seamanship and Gunnery, Compiled for the Use of the Training Ships of the Royal Navy. Jersey: Le Feuvre, 1869.

 

Deveciyan, Karekin. Balık ve Balıkçılık. Desaadet: Düyun-i Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Mahsusa İdare-i Merkeziyesi Matbaası, 1331(1905). Türkçe çevirisi Türkiye'de Balık ve Balıkçılık. İstanbul: Aras Yayıncılık, 2006.

 

Düsturnâme-i Enverî. İstanbul: Türk Tarih Encümeni, 1928.

 

Grönbech, K. Codex Cumanicus: Kuman Lehçesi Sözlüğü. Ankara : Kültür Bakanlığı, 1992.

 

Günay, Vehbi (haz.). Kitâb-ı Tevârîh-i Âl-i Osmân. İzmir: Ege Üniversitesi, 2011.

 

Gürçay, Lütfi. Gemici Dili. İstanbul: Genelkurmay IX. Deniz Şubesi (İstanbul: Deniz Matbaası), 1943. 2. baskı Ankara: Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (İstanbul: Deniz Matbaası), 1962.

 

Hakkı, İsmail. Gemicilik Fenni. İstanbul: Mekteb-i Fünûn-i Bahriye-i Şahane Hurûfât Matbaası, 1290 (1874).

 

Kahane, Henry; Renée Kahane and Andreas Tietze. The Lingua Franca in the Levant: Turkish Nautical Terms of Italian and Greek Origin. Urbana, IL: University of Illinois, 1958. Tıpkıbasımı İstanbul: ABC Kitabevi, 1988.

 

Kâtip Çelebi. Tuhfetü’l-Kibar fî Esfari’l-Bihar. Ankara : Denizcilik Müsteşarlığı, 2008.

 

Nares, George Strong. Seamanship: Including Names of Principal Parts of a Ship,Directions for Sailing a Ship, Glossary of Sea Terms, etc. Portsea: James Griffin, 1862.

 

Nutkî (Süleyman). Istılâhât-ı Bahriye. İstanbul: Matbaa-i Bahriye, 1321 (1905).

 

Nutkî, Süleyman (der.) Kamûs-i Bahrî. İstanbul: Matbaa-i Bahriye, 1333 (1917).

 

-----. Kamûs-i Bahrî: Deniz Sözlüğü. Çev. Mustafa Pultar. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2011.

 

Paasch, Heinrich. Illustrated Marine Encyclopedia. Anvers : Ratinckx Frères, 1890. Tıpkıbasımı Waterford: Argus Books, 1977.

 

Pirî Reis. Kitâb-ı Bahriye. İstanbul : Türk Tarihi Araştırma Kurumu, 1935.

 

Redhouse, James. Kitab-ı Maani-i Lehce li Ceyms Redhavs el-İnglizî: A Turkish-English Lexicon. Constantinople: American Mission, 1890. Tıpkıbasımı. Beyrut: Librarie du Liban, 1996.

 

-----. Türkçe-İngilizce Redhouse Sözlüğü. İstanbul: Redhouse Yayınevi, 1968.

 

Seydî Ali Reis. Mir’at-ül Memalik. Dersaadet: İkdam Matbaası, 1897. Yeni baskı. İstanbul: Tercüman, 1975.

 

-----. Kitab Al-Muhit Fi İlm'al-Eflak Va'l Abhur.

 

Smyth, William Henry. The Sailor’s Word-Book: An Alphabetical Digest of Nautical Terms.  London: Blackie and Sons, 1867.

 

Thompson, William. Istılâhât-ı Bahriye: Türkçe, İngilizce, İtalyanca, Fransızca. İstanbul: Matbaa-i Osmaniye, 1309 (1893). Tıpkıbasımı İstanbul: Deniztemiz Derneği, 1995.

 

Young, Arthur. Nautical Dictionary: Containing Explanations of Terms and Phrases Used in the Building and Outfit of Sailing Vessels and Steam Ships; in Seamanship, Navigation, and Nautical Astronomy; and in Naval Gunnery. London:, Dundee: William Middleton, 1846.

 

  Bildiriler sayfasına dönmek için tıklayınız.