MUSTAFA PULTAR           DUM VENTUS EST, SPES EST



TARİHÎ DENİZCİLİK SÖZLÜKLERİMİZ


 

Doğu Batı 34

Onbirinci yüzyıldan başlayarak Akdeniz’in kıyı toplulukları ile temasa gelen Türkler, doğal olarak bu kıyıların kültürü tarafından etkilenmiş ve onların bazı kültürel öğelerini benimseyerek kendilerine uydurmuşlardır. Bu kültürel etkilenmenin belirgin olduğu alanlardan en önemlisinin denizcilik dili olduğu öne sürülebilir.

 

Akdeniz denizcileri tarafından kullanılan denizcilik dili, bu denizin bütün kıyılarında kullanılan ve lingua franca olarak bilinen ticaret dilinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Orta çağlardan ondokuzuncu yüzyıl başlarına kadar kullanılmış olan lingua franca, yalnızca sözel olarak kalmış bir dildir ve yazıya geçmemiştir. Denizcilik terimleri ve deyimleri Akdeniz’in tüm kıyılarına bu dil aracılığıyla yayılmış ve her ülkenin dil özelliklerine göre değişime uğramıştır. Osmanlıca denizci dilinin oluşmasında da bu dilin etkisi büyüktür. Aşağıda eserlerinden söz edeceğim Süleyman Nutkî bu konuda şunları söylemektedir:

 

Her memleket gemicileri beyninde ıstılâhât ve tabirât-ı muhtelife ve garibe ile mahlût ayrıca bir lisan tedâvül etmektedir. Esasen üç lisandan mürekkeb olduğu halde ıstılâhât-ı bahriyesi ale-l-ekser İngilizce, Fransızca ve İtalyancadan me’hûz olduğundan, elsine-i sairede [de] meşhud olan bu ihtilâf, Osmanlı lisanında daha vâsi’ bir zemin teşkil etmektedir (1917, 3).1

 

Lingua franca’dan Türkçeye giren denizcilik terim ve deyimlerinin kökenleri ile bunların Akdeniz’de kullanım biçimleri, Henry Kahane, Renée Kahane ve Andreas Tietze tarafından araştırılmıştır. Bu araştırmalarının sonucu olarak yayımladıkları kitap (1958) halen de konunun temel kaynağı olmak niteliğini korumaktadır. Söz konusu araştırmacılara göre denizcilik terimleri Türkçeye ya doğrudan doğruya ya da Türkçenin ses özelliklerine uyum gösterek (örneğin, Venedikçe paranco di rollé’den ‘palangarule’) veya Rumca aracılığıyla (örneğin, İtalyanca stramazzo’dan Rumca stromatsa aracılığıyla ‘usturmaça’) ya da Türkçe sözcük ya da deyimlere benzetilerek (örneğin, İtalyanca paranchino’dan ‘karanfil’) girmişlerdir. Ancak bu denizci dili ondokuzuncu yılın ortalarına kadar sistematik olarak derlenmemiş ve yalnızca çeşitli kaynaklarda kullanılmış sözcükler olarak kaydedilmiştir.

 

 

Gemicilik Fenni

 

 

Uzun süre sözlü kültürün parçası olarak yaşayan ve çeşitli değişimlere uğrayan denizcilik terimlerinin yazılı kaynaklar biçiminde derlenmesi, ancak ondokuzuncu yüzyılda Osmanlı donanmasında başlayan ıslahât (iyileştirme) sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde donanma-yı hümâyûnun çeşitli bölümlerinde görev verilen İngiliz subayların etkisi, deniz kültürünün gelişmesinde de açıkça görülmektedir. Bu kapsamda, Türkçe denizcilik terimlerini yazılı bir kaynakta derleme çabasını ilk kez Mekteb-i Bahriye-i Şahane’de gemicilik öğretmeni olan Kolağası İsmail Hakkı’nın Gemicilik Fenni (1874) adlı eserinde buluyoruz. Kendisinin Nares’in denizcilik kitabından (1862) tercüme ederek derslerinde kullandığı notlara, Alston (1871) ve Burney’in (1869) kitaplarından da derlediği bilgileri de ekleyerek yayımladığı bu kitap, bir sözlük düzeninde tertip edilmemiş olsa bile, Türkçe’de ilk denizcilik terimleri derlemesi olarak kabul edilebilir. Kitapta, söz konusu terimler, ilgili oldukları konuların işlenmesinden önce kısa paragraflar biçiminde tanımlanmaktadır. Bu tanımlar genelde sözcük tanımının ötesinde ansiklopedik bir özellikte olup şekillerle birlikte ele alınmıştır. Ancak, bu biçimdeki düzenleme, kitabın bir sözlük olarak kullanımında zorluklar yaratmakta olup, Nutkî bu zorluğu şöyle belirtmektedir:

 

Merhum Hakkı Paşa’nın Gemicilik Fenni nam eserinin cem’ ve te’lifinde … ıstılâhât ve ta’birât sırası geldikçe ibare arasında … kayd ü tahrir edildiğinden, bir mübtedî arzu ettiği bir lûgatın ma’nâsına kesb-i ıttılâ için dörtyüz sahifelik kitabı baştan aşağı gözden geçirmeğe mecburdur (1917, 3). 2

 

Lingua francadan denizcilik dilimize girmiş olan terimler zaman boyunca değişmiş ve birçok halde özgün halleri tanınmaz olmuştur. Bunun nedenleri arasında “Osmanlı lisanının şivesi ve aheng-i telaffuzu [ile] ıstılâhât-ı bahriyemizin, me’huzu olan Avrupa lisanlarına muhalif” olması (Nutkî 1917, 3) ve eski yazıyla imlânın belirsiz olmasıdır. Böylece aynı terim farklı dönem ve yerlerde farklı olarak görülmektedir. Örneğin Latince caudica teriminden kaynaklanıp da İtalyanca’ya cocca olarak geçen terim, dilimizde farklı dönemlerde ‘koka’, ‘kuka’, ‘köke’, ‘göke’ ve ‘göğe’ olarak görülmektedir (Kahane, Kahane ve Tietze 1958, 171). İsmail Hakkı’nın kitabının önemli özelliklerinden biri de bu hususta ortaya çıkmakta, ele alınan terimlerin, kitabın yazıldığı dönemdeki kullanılışlarını saptamasında görülmektedir. Kendisi bu konuyu şu biçimde açıklamaktadır:

 

Gemicilik ıstılâhâtının pek çoğu zaten İtalyan lisanından me’hûz ve bunların ma’nâ-yı hakikîleri ma’lûm ise de mürûr-u zaman ile bazılarının maânî-i asliyeleri tebeddül ve ıstılâhât-ı bahriyeden olmak üzere birer mevki’de isti’mâli takarrür etmiş ve binâberîn bunların ıslah ve tagyîri daire-i imtinâ’a girmiş olduğundan onların hakikî manalarını isti’mâlden sarf-ı nazar ile donanma-yı hümâyûnda elyevm her ne ma’nâ ve mevki’de isti’mal edilmekte ve nasıl lafz ile söylenmekte ise bu kitapta dahi aynile isti’male mecburiyet gelmiştir (Hakkı 11).3

 

 

Istılâhât-ı Bahriye (Thompson)

 

 

Ondokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru yayımlanan birçok denizcilik sözlüğü günümüzdeki sözlük düzeninden, yani alfabetik olarak dizilmiş sözlü tanımlar düzeninden farklı olarak tablolar biçiminde bir konu etrafında toplanmış sözcük listelerinden oluşturulmuştur. Bu tablolar, bazı kitaplarda levhalar biçiminde derlenmiş çizimler ile de bir arada bulunmaktadır. O dönemde Osmanlı deniz subayları tarafından sıkça sözü edilen resimli bir ansiklopedi (Paasch 1890) bunun tipik bir örneğidir.

 

Öte yandan, tablo düzeninde derlenmiş bazı sözlükler ise aynı terimin çeşitli dillerdeki karşılıklarını verecek biçimde de tertip edilmiştir. Türkçenin ikinci denizcilik sözlüğü olarak kabul edebileceğimiz bir sözlük, Istılâhât-ı Bahriye (1893) böyle bir sözlüktür. İstanbul’daki İngiliz liman başkanı William Thompson tarafından hazırlanan ve daha çok İstanbul limanına yanaşan yabancı gemilerdeki denizcilerin işini kolaylaştırmak üzere düzenlenmiş olan sözlüğün girişinde, yazar amacını söyle açıklamaktadır.

 

Şu eserin neşrinden maksat ıstılâhât-ı bahriye ve seyr-i sefain umûrunda müsta’mel tabirât-ı sanâiye ve ticâriye için bir müracaat kitabı vücûda getirmektir. Lisan-ı Osmanî ve elsine-i sairede bu yolda bir kitabın neşri ilk defa olup bahriye-i harb ve çarhcı zabitânı, sefâin kapudanları ve Bahr-ı Sefid’in şark ve garb sularındaki limanlarda seyr-i sefâin ve ticaret-i bahriye hususâtile taalluk ve münasebeti olan sair kimseler için mucib-i faide olacağı ümid olunur (2). 4

 

Thompson’un Istılâhât-ı Bahriye’sinde yalnızca Türkçe terimlerin İngilizce, İtalyanca ve Fransızca karşılıkları bulunmaktadır; bunların tanımları ne Türkçe ne de diğer dillerde verilmiştir. Ancak yabancılarca telâffuzunu sağlamak üzere, Türkçe terimler, Arapça harflere ek olarak Latin harfleri ile de yazılmıştır. Örneğin, ‘kıç omuzluğunda’ deyimini ‘kitch omouzloughin-da’, ‘çatal yakası’ terimini ‘tchatal yaka-si’, ‘birlikte boca alabanda etmek’ deyimini ise ‘birlikdè podjaalabanda itmek’ olarak okuyoruz.

 

 

Istılâhât-ı Bahriye (Nutkî)

 

 

Thompson’un sözlüğünden on iki yıl sonra, Süleyman Nutkî’nin benzer bir sözlüğü aynı ad altında yayımlandı: Istılâhât-ı Bahriye (1905). Bu kez yalnızca Türkçe olarak ve tablolar yerine levhalarla düzenlenen sözlük, yazarının daha sonra hazırlayacağı büyük sözlüğün öncüsü niteliğindedir. Ahşap inşaattan çelik inşaata, yelkenden buhar makinelerine geçişe, elektrik ve hidrolik gibi yeni enerjilerin hareket gücü ve iletişimde kullanımına, topçuluk ve torpidoculuğun gelişmesine değinen Nutkî, “… günden güne vesâit bulan ıstılâhât-ı bahriyemize bir lûgatçe tertibi velev ki noksan olsa da iktizâ-i hâlden olup bu gibi nekais-i meşhûdenin ikmâli ahlâkın himmet-i maârifperverânelerine mütevakkıf bulunmuştur” 5 demektedir (1905, 3).

 

Istılâhât-ı Bahriye aslında bir çeviri kitap niteliğindedir. Nutkî bu eserini Paasch’ın ansiklopedisinden (1890) gemicilik, gemi yapımı ve makinelerle ilgili yüz levhayı seçip, bu levhalardaki numaraların karşılığına Türkçelerini yazarak düzenlemiştir. Bu eserin, o dönemde kendisinin sorumluluğunda yayımlanmakta olan Mecmua-i Fünûn-i Bahriye’de forma forma basılarak donanma-i hümâyûn mensuplarına dağıtılması öngörülmüştür. Söz konusu formalar daha sonra ise kitap biçiminde derlenmiştir. 6

 

 

Kamus-i Bahrî

 

 

Mecmua-i Fünûn-i Bahriye dergisi ile Ceride-i Bahriye gazetesinin yayımlanması, Deniz Müzesi’nin kurulması gibi çeşitli girişimleri ve çok sayıdaki eserleri ile Türk denizcilik kültürünün kayda geçmesinde ve gelişmesi sürecinde akla gelen ilk ve öncü kişi olan Süleyman Nutkî’in en önemli eseri, hiç şüphesiz, Kamus-i Bahrî (1917) adı ile derlemiş olduğu sözlüktür. Gerçi kitabın başlık sayfasında, yazar olarak Süleyman Nutkî belirtilmemiş olup yalnızca “Bahriye Nezareti ikinci daire üçüncü tedrisat şubesi marifetile tab ve neşredilmiştir” ibaresi bulunmaktadır. Ayrıca Nutkî, ‘Tahdis-i Ni’met’ başlıklı teşekkür bölümünde bu sözlüğün derlenmesi isteğinin Bahriye Nezareti’nden geldiğini ve kendisinin daha önce hazırlamış olduğu notları “… mütekaidînden Nuri kapudan tarafından tertib olunan ‘Tabirât-ı Mellâhiye’ müsveddeleri”7 ile birleştirerek sözlüğü derlemiş olduğunu belirtmektedir. Aynı bölümde, denizaltı, torpido ve telsiz telgraf konularında “… mütehassıs zevâtın âsâr-ı himemile ıstılâhât-ı cedîde-i fenniye”nin8 de eklendiğinden söz etmektedir.

 

Istılâhât-ı Bahriye’nin açmış olduğu yolda gelişen bu sözlüğün başlıca kaynağı Arthur Young’ın denizcilik sözlüğüdür (1846). Nutkî, uyguladığı yöntemi açıklarken “…bundaki lûgatlerin sırasile Türkçe mukabilleri bi-l-taharrî bulunmuş ve bulunmayanların gemicilerimiz beyninde kullanıldığı üzere Frenkçeleri ibka’ edilerek kafiye tertib edilmiş ve Paş (Paasch 1890) nam zatın İngilizce diksiyonerinin esma-i hassayı musavver eşkal levhaları ile noksan görülen isimler ahz ü ilave olunmuş ve Admiral Smis’in (Smyth 1867) bahriye lûgatından dahi bazı tarifat alınmış … ve Türkçe yegâne me’hazımız ise merhum Hakkı Paşa’nın gemicilik kitabından ibaret bulunmuştur”9 demektedir (1917, 4).

 

Düzeni bakımından Kamus-i Bahri bugün anladığımız biçimde bir sözlüktür; ancak ansiklopedik özelliği de ağır basmaktadır. Bazı maddelerin yanında onlarla ilgili şekiller ve bazıları için ise kitabın sonunda büyük levhalar bulunmaktadır. Maddelerin büyük çoğunluğunda tanımlamanın ötesinde bilgi verici ibarelerin de yer alması, bunun İsmail Hakkı’nın Gemicilik Fenni’nden gelen bir özellik olduğu düşündürmektedir. Öte yandan, bazı maddelerin ayrıntısı bir ansiklopediyi bile aşacak düzeydedir; örneğin, ‘loyd kayd kumpanyası’ maddesi altında iki buçuk sayfalık bir açıklama yer almaktadır.

 

Sözlükte yer alan maddelerin denizciliğin hangi alanına ilişkin olduğu her maddenin başına konulan bir kısaltma ile belirtilmektedir. Bu alanların zenginliği, kapsanmış olan konuların şu listesinde görülebilir: gemicilik, makine, inşaiye, seyr-i sefâin (navigasyon), hey’et-i bahriye (deniz bilimi), sanâyi-i bahriye (deniz tekniği), tahte-l-bahir (denizaltı), topçuluk, torpidoculuk, elektrik, telsiz, tayyare, ilm-i cevv (meteoroloji) ve kanun. “Istılâhât-ı cedîde-i fenniye”ye ayrılan maddelerin çokluğu ve ayrıntısının, o dönemde gelişmekte olan teknolojinin yarattığı gözkamaştırıcı havanın etkisini yansıttığı öne sürülebilir. O kadar ki, örneğin denizaltılarda ‘dümen makinesi tefâzulî vidası’na dahi bir madde ayrılmıştır.

 

Sözlüğün bir diğer özelliği ise bazı maddeler için etimolojik bilgilerin bulunmasıdır. Fazla ayrıntıya girilmeden, bu terimlerin kökenleri, kısaca hangi dil ve hangi sözcükten geldiği belirtilerek ortaya konmaktadır. Nutkî’nin bu sözlüğünden sonra, Kahane, Kahane ve Tietze’nin eserine (1958) gelene kadar denizcilik terimlerinin kökenleri konusunda doyurucu başka bir kaynak bulunamamıştır.

 

Arapça harflerle yazıda, özellikle harekesiz yazıda görülen okuma zorlukları bu kitapta da ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı birçok sözcükte hâlen devam eden telâffuz sorunlarını Kamus-i Bahrî’de de buluyoruz. Örneğin, Venedikçe contra sözcüğünden dilimize doğrudan girmiş olan terimin ‘kontra’ mı, ‘kontura’ mı, ‘kuntra’ mı yoksa ‘kuntura’’ mı olarak dile getirilmesi gerektiği hâlâ belirsizdir ve günümüzde yayımlanan sözlüklerin hepsinde farklı olarak kullanılmaktadır.

 

Kamus-i Bahrî’nin ne yeni yazımızla bir yayımı ne de bugünkü dilimize bir çevirisi bulunmaktadır.10 Ancak, 1943 yılında Lütfi Gürçay, Kamus-i Bahrî’yi esas almış ve ondan hiç söz etmeden hemen hemen aynı ifadeleri daha yeni sözcüklerle dile getirerek Gemici Dili adlı sözlüğünü yayımlamıştır ki bu sözlük daha sonra Deniz Kuvvetleri bünyesinde hazırlanan bazı diğer sözlüklerin temel kaynağını oluşturmuştur.

 

 

Kaynaklar

 

Alston, Alfred Henry. Captain Alston’s Seamanship. Portsmouth: Griffin, 1871.

 

Burney, Charles. The Boy’s Manual of Seamanship and Gunnery, Compiled for the Use of the Training Ships of the Royal Navy. Jersey: Le Feuvre, 1869.

 

Gürçay, Lütfi. Gemici Dili. İstanbul: Genelkurmay IX. Deniz Şubesi (İstanbul: Deniz Matbaası), 1943. 2. baskı Ankara: Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (İstanbul: Deniz Matbaası), 1962.

 

Hakkı, İsmail. Gemicilik Fenni. İstanbul: Mekteb-i Fünûn-i Bahriye-i Şahane Hurûfât Matbaası, 1290 (1874).

 

Kahane, Henry; Renée Kahane and Andreas Tietze. The Lingua Franca in the Levant: Turkish Nautical Terms of Italian and Greek Origin. Urbana, IL: University of Illinois, 1958. Tıpkıbasımı İstanbul: ABC Kitabevi, 1988.

 

Nares, George Strong. Seamanship: Including Names of Principal Parts of a Ship,Directions for Sailing a Ship, Glossary of Sea Terms, etc. Portsea: James Griffin, 1862.

 

Nutkî (Süleyman). Istılâhât-ı Bahriye. İstanbul: Matbaa-i Bahriye, 1321 (1905).

 

Nutkî, Süleyman (der.) Kamus-i Bahrî. İstanbul: Matbaa-i Bahriye, 1333 (1917).

 

Paasch, Heinrich. Illustrated Marine Encyclopedia. Anvers : Ratinckx Frères, 1890. Tıpkıbasımı Waterford: Argus Books, 1977.

 

Smyth, William Henry. The Sailor’s Word-Book: An Alphabetical Digest of Nautical Terms.  London: Blackie and Sons, 1867.

 

Thompson, William. Istılâhât-ı Bahriye: Türkçe, İngilizce, İtalyanca, Fransızca. İstanbul: Matbaa-i Osmaniye, 1309 (1893). Tıpkıbasımı İstanbul: Deniztemiz Derneği, 1995.

 

Young, Arthur. Nautical Dictionary: Containing Explanations of Terms and Phrases Used in the Building and Outfit of Sailing Vessels and Steam Ships; in Seamanship, Navigation, and Nautical Astronomy; and in Naval Gunnery. London:, Dundee: William Middleton, 1846.

 

 

Notlar

 

1 Her ülkenin gemicileri arasında terimler ile garip ve çeşitli deyimlerle karışık ayrı bir dil dolaşır. Aslında üç dilden oluştuğu halde denizcilik terimleri çoğunlukla İngilizce, Fransızca ve İtalyancadan kaynaklandığı için, başka dillerde de tanık olunulan bu çelişki, Osmanlı dilinde daha geniş bir temel oluşturmaktadır. (Bu ve diğerleri benim çevirimdir.)

 

 

2 Rahmetli Hakkı Paşa’nın Gemicilik Fenni adındaki yapıtının derlenmesi ve kaleme alınmasında ... terimler ve deyimler sırası geldikçe cümle arasında kaydedilip yazıldığından, yeni başlayan biri, bir sözcüğün anlamını öğrenmek için dörtyüz sayfalık kitabı baştan aşağı gözden geçirmeğe mecburdur.

 

3 Gemicilik terimlerinin pek çoğu zaten İtalyan dilinden alınmış ve bunların gerçek anlamı bilinmekte ise de zamanla bazılarının asıl anlamları değişmiş ve denizcilik terimi olarak birer yerde kullanılmaları kararlaştırılmış ve bundan dolayı bunların iyileştirilmesi ve değişmesi olanaksız hale girmiş olduğundan, onların gerçek anlamlarını kullanmadan çekinilerek, günümüzde padişah donanmasında her ne anlam ve yerde kullanılmakta ve nasıl dile getirilmekte ise bu kitapta aynı biçimde kullanılmaları zorunlu olmuştur.

 

4 Şu yapıtın yayımında amaç, denizcilik terimleri ve gemi seferi işlerinde kullanılan meslek ve ticaret deyimleri için bir başvuru kitabı geliştirmektir. Osmanlı dilinde ve yabancı dillerde bu yolda bir kitabın yayımı ilk kez olup güverte ve mühendis subayları, gemi kaptanları ve Akdeniz’in doğu ve batı sularındaki limanlarda gemi seferi ve deniz ticareti konularıyla ilişiği ve yakınlığı olan diğer kişiler için yararlı olacağı umulur.

 

5 … günden güne ilerleyen denizcilik terimlerimiz için, eksik olsa bile, bir sözlük düzenlenmesi, şimdiki durumun gösterdiği gerekten olup, tanık olunan bu gibi eksikliklerin tamamlanması, ahlâkın eğitimsever gayretlerine uygun bulunmuştur.

 

6 Bu eser 1990lı yıllarda Deniz Müzesi uzmanlarından Nurcan Bal tarafından Osmanlıcadan günümüz Türkçesine çevrilmişse de henüz basılmamıştır.

 

7 … emeklilerden Nuri kaptan tarafından düzenlenen ‘Gemicilik Deyimleri’ karalamaları. (Nuri kaptanın kim olduğu hakkında bilgiye ulaşamadım.)

 

8 … uzman kişilerin gayretli eserleriyle yeni teknik terimler.

 

9 …bu sözcüklerin sırasıyla Türkçe karşılıkları araştırılarak bulunmuş ve bulunmayanların gemicilerimiz arasında kullanıldığı üzere Frenkçeleri alınarak sıralama yapılmış ve Paasch adındaki kişinin İngilizce sözlüğünde özel adları resimleyen çizimleri ile eksik görülen adlar alınıp eklenmiş … ve tek Türkçe kaynağımız ise rahmetli Hakkı Paşa’nın gemicilik kitabından oluşmuştur.

 

10 Daha sonra bu sözlüğün çeviriyazısını yapıp  Kamûs-i Bahrî: Deniz Sözlüğü adıyla yayımladım.

 

 

  Kitap Bölümleri sayfasına dönmek için tıklayınız.