MUSTAFA PULTAR           DUM VENTUS EST, SPES EST



DENİZYELİNİN ALTINDA


DYA-Kapak.jpg

 

Denizyelinin Altında, Amerikalı deniz biyologu ve yazar Rachel Carson'un 1941 yılında yayımladığı bir eserdir. Kuzey Amerika'nın doğu kıyılarında geçmekte olup, kendi adlandırmasıyla okyanus yaşamının bir "tablo"sunu çizmektedir.  Üç deniz canlısı kahramanın çevresinde roman biçeminde kurgulanmış bir anlatıdır.

 

Kitabın özgün basımının sonundaki sözlükçe bölümünde, metinde sözü edilen canlılar ve diğer konular hakkında, bazıları resimli kısa açıklamalar bulunmaktadır. Daha çok yeni bir derleme niteliğinde olan bu çeviride ise, metini aynen korumakla birlikte, sözlükçe yerine içeriği koruyan açıklamalarla, bazı genişletilmiş bilgi ve görsellerin yer aldığı pencereler kullandım. Böylece metni okurken sürekliliğinin bozulmamasına çalıştım.

 

Rachel Carson hakkında daha önce yazmış olduğum bir yazıyı buradan okuyabilirsiniz.

 

Haydi  bakalım, ufaktan bir okumaya başlayalım!

 

 

1. Kabaran Gel

 

Ada ufak bir adaydı, bir martının bir kıyısından öbür kıyısına birkaç kanat çırpmayla uçabileceği kadar ufak. Boğazın üstüne doğudan hızla yayılan gölgelerin altında kalmıştı. Kıyılarındaki bataklık otları karanlık suyun içine doğru cesurca ilerliyor, alçak sedirlerin ve dikenli defnelerin arası koyu gölgelerle doluyordu. Doğu ve kuzey kıyılarına gece gelmişti bile. Batı kıyısındaysa, dar kumsalın ıslak kumu, suyun üstünde ufka kadar parıltılı bir yol açmış, donuk ışıltılı göğü yansıtıyordu. Hem su hem kum, gümüşî pırıltılarla bezenmiş çelik rengindeydi, denizin nerede bitip karanın nerede başladığını söyleyebilmek zordu.

 

Akşam kararırken, adaya garip bir kuş, bir kara makasgaga geldi. Açıkta yuvasının bulunduğu dış banktan havalanmıştı. Kapkara kanatları, bir ucundan öbür ucuna, kollarını açmış bir adamın kollarından daha genişti. Acele etmeden, salınmadan boğazın üstünden geliyordu. Parıltılı su yolunu solduran gölgelerin yavaşça ilerleyişi gibi niyetli ve ölçülü olarak uçuyordu. Adı Rynchops idi. Adanın kıyısına yaklaşınca suya doğru alçaldı. Karanlık gövdesi, gri örtünün üzerinde, yukarılardan görünmeden geçen büyük bir kuşun gölgesi gibi keskin bir silüet oluşturdu. Ancak, o kadar sessizce yaklaştı ki, kanatlarının sesi, ses saysanız bile, ıslak kumun üstündeki kabukları deviren suyun fısıltılı şarkısı içinde kayboluyordu.

 

Kitabın tümünü buradan tıklayıp indirerek Calibre gibi bir e-kitap okuyucusuyla okuyabilirsiniz.

 

  Kitaplar sayfasına dönmek için tıklayınız.